En büyük iç organımız olan karaciğer, besinlerin depolanması ve zararlı atıkların uzaklaştırılması gibi görevler üstleniyor. Vücudun fabrikası gibi çalışan bu organ, kanı da filtreliyor. İşte bu sebeple kan dolaşımına karışan kanser hücreleri, karaciğere takılı kalıyor. Medicana International İstanbul Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü Uzmanı Dr. Metin Çevener, en sık kanser metastazına maruz kalan karaciğere dikkat çekti. Çevener, pankreas, safra yolları, kalın bağırsak, yemek borusu, mide, ince bağırsak kanserlerinde, metastazında kullanılan en yeni yöntem Li-Ox hakkında bilgi verdi.
Onkoloji hekimlerinin karaciğere ulaştırmak istediği her türlü kemoterapi ilacının bu tedavide kullanılabildiğini anlatan Çevener, “Li-Ox tedavisinde kemoterapi ajanını direkt karaciğere ulaşmasını sağlıyoruz. İlk kez kolon kanserinde uygulanan bu yöntem yemek borusu, mide, pankreas, yumurtalık kanserlerinin yanı sıra karın boşluğu dışındaki diğer organların karaciğer metastazlarında yapılıyor. Yöntem, karaciğere sıçrama gerçekleşmiş 4’üncü evre hastalarda yaş kısıtlaması bulunmaksızın uygulanıyor” diye açıkladı. Bu yöntemin hastalar açısından da oldukça pratik olduğunu söyleyen Çevener, “Klasik kemoterapi yöntemine göre avantajları da var. Klasik kemoterapi, hastaların kol damarlarından veya göğüslerinden port olarak adlandırılan cihazlarla verilirken, bu tedavilerde kullanılan kemoterapi ajanı kol damarlarından dolaşım sistemine verildiği için verilen ilaç kan dolaşımında geziniyor. İlacın ne kadarının karaciğere gittiği net olarak bilinmiyor. Ancak Li-Ox ile verilen ilaç direkt olarak karaciğere ulaşıyor” şeklinde anlattı.
Diğer organlarda kan getiren bir atardamar ve kanı çıkaran bir toplardamar bulunduğuna işaret eden Çevener, “Karaciğerde ise diğer organlarda bulunmayan özel bir durum mevcut. Karaciğere kalp ve bağırsaklardan kan getiren iki atardamar var. yani bu organda 2 atardamar, bir toplardamar bulunuyor. Girişimsel radyolojide kullanılan diğer yöntemlerde genelde kalpten gelen atardamarlar kullanıldığı için bağırsaklardan gelen kan dolaşımı da devam ediyor. Eski tedavi yöntemlerinde karaciğere gelen kemoterapi ilacı bağırsaklardan gelen kan ile seyreliyor. Ancak Li-Ox ile bağırsaklardan gelen kan dolaşımı kesildiği için karaciğere daha yüksek konsantrasyonda kemoterapinin ulaşması sağlanıyor” ifadelerini kullandı.
Li-Ox tedavisinin bir ön hazırlığı bulunmazken, daha önce çekilen tomografi, MR ve PET görüntüleri onkoloji bölümü ile beraber incelenerek tedavi kararı alınabiliyor. Tedavi işlemine başlamadan önce kalp damar cerrahisi tarafından hastaların omuz bölgesindeki atardamara bir port yerleştirildiğini dile getiren Dr. Çevener “Port yerleştirme işlemi hastanede bir günlük yatış gerekiyor. Bu port aracılığıyla karaciğerin atardamarlarına kolaylıkla ulaşılıyor. Genelde 4-6 seans arası değişen tedavi, bu port ile gerçekleşiyor. Anjiyografi ünitesinde yapılabilen ve yaklaşık 1 saatlik süreçte tamamlanma imkanı olan tedavide hastalara ilaç, omzundaki porttan karaciğere ulaşılmakta ve tedavi sonrasında ise taburcu ediliyor” dedi. Çevener, 6 seanslık kürden sonra hastalara tomografi, PET veya MR çekilerek tedavinin başarısının ortaya konduğunu ifade etti.