“`html
AB’nin Ukrayna-Rusya Politikaları ve Enerji Bağımlılığı Üzerine Değerlendirmeler
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlaması ile birlikte, ABD’nin Ukrayna ve Rusya’ya yönelik politikalarında önemli değişiklikler yaşanmakta. Aynı zamanda Orta Doğu’daki gelişmeler Avrupa Birliği (AB) gündeminin merkezinde kalmaya devam ediyor.
AB Komisyonu’ndan bir yetkili, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in barışa yönelik herhangi bir niyeti olmadığını belirtirken, “O günden bu yana gelişen olaylar, bu görüşümüzü değiştirmedi. Putin hala askeri bir zafer hedefliyor. O’nun, çatışmanın ‘temel nedenleri’ olarak adlandırdığı unsurlar, aslında Ukrayna’nın bağımsız bir ulus olarak var olma hakkıdır” şeklinde ifade etti.
Yetkili, barış müzakereleri konusunda iyimser olmadıklarını vurgulayarak, “Ukrayna’ya olan desteğimiz, askeri, makroekonomik ve yaptırımlar açısından istikrarlı bir şekilde devam etmektedir” dedi.
ABD perspektifinden bakıldığında, Trump ile Putin arasında yaptırımların kaldırılmasına dair görüşmeler olsa da, bu konunun artık gündemden düştüğü gözlemleniyor. Yetkili, “Bu nedenle şu anda ne yeni yaptırımlar göreceğiz ne de mevcut yaptırımların kaldırılmasına yönelik bir hareket” diye belirtti.
AB yetkilisi, son üç yıl içerisinde uygulanan yaptırımların Rus ekonomisi üzerinde ciddi etkiler yarattığını ifade etti.
Yetkili, Rusya’nın resesyona sürüklendiğini ve IMF’nin büyüme tahminini ilkin 1,5’ten 1,2’ye, ardından 0,9’a düşürdüğünü belirtti. Ayrıca, “Rus ekonomisindeki tüm temel göstergeler alarm veriyor. Faiz oranları, yüzde 21’den 20’ye gerilerken, enflasyon oranı resmi yüzde 10’un çok üzerinde. Ulusal Refah Fonu’nun neredeyse yarısı tükendi ve bu yıl sonunda tamamen bitebilir” dedi.
Yaptırımların İhlalini Önlemek İçin İş Birliği
Yetkili, Rusya-Ukrayna çatışmasında kullanılan ürünlerle ilgili Türk yetkililerle olumlu bir işbirliği yürütüldüğünü belirtti. “Ancak, bu bağlamda, yaptırımların ihlalini önlemeye yönelik iş birliği, Gümrük Birliği müzakerelerinin yeniden başlaması için bir ön koşuldur” diye ekledi. Yetkili, kapsamlı bir işbirliğinden çok, belirli alanlarda bir hedefe yönelik hareket ettiklerini vurguladı.
Türkiye’nin İkincil Yaptırımlar Konusundaki Endişeleri
Yetkili, Türkiye’nin ABD’nin olası ikincil yaptırımlarından duyduğu kaygıları da dile getirerek, ülkedeki finans sektörünün bu duruma karşı temkinli davrandığını ifade etti. Türkiye’nin BM onaylı olmayan bağımsız yaptırımlara katılım göstermediğini bildiklerini sözlerine ekledi.
Alınan Kararların AB Politikalarıyla Çelişmesi
Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığının artırmasının, AB’nin izlediği strateji ile çeliştiğini ifade eden yetkili, “Bu durum, Rusya’ya olan enerji bağımlılığının siyasi tehditler karşısında açık bir zafiyet oluşturduğunun kanıtı. Biz bu bağımlılığı azaltmaya çalışıyoruz” dedi.
Türkiye’nin Rusya’ya Enerji Bağımlılığı ve Sorunlar
Yetkili, “Türkiye’nin doğal gazının %40’ı, kömür ve petrolünün %70’i Rusya’dan geliyor. Bu yüksek bağımlılık oranı, AB politikalarıyla ters düşüyor. Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi bir süreç gerektirecek, ancak mevcut bağımlılık seviyesi, gelecekte Türkiye’nin karşı karşıya kalabileceği riskleri artırıyor” şeklinde konuştu.
G7 Yaptırımlarının Türkiye Üzerinden Rusya’ya Ulaşması
Yetkili, Türkiye’nin Rusya ile istediği ticareti yapma özgürlüğüne sahip olduğunu ancak, “Endişemiz, G7’nin yaptırım uyguladığı malların Türkiye üzerinden Rusya’ya ulaşması” dedi. Türk şirketlerine yaptırım uygulamalarının sebebinin Türk ürünlerinin değil, yaptırım kapsamında ürünlerin Rusya’ya geçişini kolaylaştırmalarından kaynaklandığını dile getirdi.
Yaptırımların Rusya Üzerindeki Etkileri
Yetkili, son üç yılda yaptıkları ile Rusya’nın ihtiyaç duyduğu sofistike silahların temin edilmesini zorlaştırmayı başardıklarını söyleyerek, “Yaptırımlar sayesinde bu savaşı Putin için daha maliyetli ve riskli hale getirdik. Eğer hala bu savaşa devam ediyorsa, bunun sonuçlarına katlanması gerekecek” ifadelerini kullandı.
“`